İnançlı işlem, kanunda düzenlenmemiş olsa da, uygulamada karşımıza çıkmaktadır. İnançlı işlem, inananın bir borç için teminat olarak veya bakımını, yönetimini vs. sağlamak üzere malvarlığındaki bir şey veya hakkı, güçlü bir hukuki durum oluşturmak amacıyla inanılana kazandıran, sonra da onu tekrardan devredilmesini gerektiren bir işlemdir. Yargıtay kararlarında geçen bir başka tanıma göre, inançlı işlemi konu alan sözleşmeler, inananın, bir hakkını belirli bir süre veya belirli bir amaçla inanılana geçirmeyi, inanılanın da inananın emir ve talimatlarına göre kullanıp, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hakkı tekrar inanana devretmeyi yüklendiği sözleşmelerdir.
KİŞİLERİ İNANÇLI İŞLEM YAPMAYA YÖNLENDİREN SEBEPLER NELERDİR?
Kişileri inançlı işlem yapmaya
yönlendiren pek çok sebep bulunabilecek olsa da, uygulamada en sık rastlanılan
sebepler aşağıdaki gibi sayılabilir:
- Gizlenmek amacıyla
yapılabilir. Örneğin Hasan, bizzat yapmak istemediği bir işi, Hüseyin’in
arkasına saklanıp ona yaptırarak ve daha sonra ikinci bir işlemle işin tekrar
kendisine iadesini sağlamak amacı ile inançlı işleme başvurabilir.
- Alacaklılardan mal
kaçırmak için yapılabilir. Örneğin; Kemal, borçlarından dolayı üstünde bir
mal görünmemesi ve alacaklıların ona karşı icra
takibi başlatmaması için mallarını başkasına devretmiş ve ileride yapılacak
bir işlem ile tekrar mallarının kendisine devrini sağlamak isteyebilir. Bu
durum muvazaalı işleme de konu
olabileceğinden, işlemin muvazaalı mı yoksa inanç bir işlem mi olduğu da
değerlendirilmelidir. Yargıtay, bu değerlendirmeyi yaparken tarafların
iradelerine önem vermek suretiyle direkt işlemin muvazaalı sonucuna ulaşılmayıp
somut olaya göre belirleme yapılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir.
- Kanundaki bazı
hükümlerden kaçınmak amacıyla yapılabilir. Örneğin yabancı ülke
vatandaşları kural olarak, Türkiye’de köy statüsündeki bir yerde taşınmaz
sahibi olamazlar ve bu sebeple köyde taşınmaz alabilmek için Sadullah ile
anlaşan Leonardo, bu kısıtlama kalkana dek, taşınmazı Sadullah‘a aldırabilir.
- Teminat amacıyla yapılabilir.
Bir alacağa teminat sağlamanın kefalet,
rehin gibi yolları varsa da bu yolların daha zahmetli ve alacağın sağlanmasının
belirsiz oluşundan dolayı taraflar inançlı işlem yapmak suretiyle de bu amacı
sağlayabilir.
- Bir malın bakımı, yönetimi gibi
işlerini gerçekleştiremeyen kişiler, bu malın
idare edilmesi amacıyla da inançlı işleme başvurabilir.
- Bir alacağın tahsil
edebilmek amacıyla da bu işlemlerin yapılması söz konusu olabilir.
İNANÇLI İŞLEM TÜRLERİ NELERDİR?
İnançlı işlemin saf inançlı işlem,
karma inançlı işlem gibi türleri vardır.
Saf inançlı işlem,
genel olarak inananın yararına yapılan
işlemlerdir. Bu anlamda inanan ile inanılan arasındaki ilişkisi vekâlet
ilişkisi sayılabilir. Tahsil amacıyla yapılan inançlı işlemler ve malın
idaresine ilişkin inançlı işlemler, saf inançlı işlemdir. Örneğin; Almanya’da
yaşayan Salih, Türkiye’deki taşınmazının yönetimini yapamamakta ise, taşınmazı
ile ilgili işlerin idare edilebilmesi amacıyla inançlı işlem yapıp daha sonra
taşınmazının kendisine devrini isteyebilir. Yine Türkiye’ye uzun süre boyunca
gelemeyecek Mehmet, Türkiye’deki aracının muayenesinin, bakımının vb.
yapılabilmesi için güvendiği bir arkadaşına veya kardeşine aracı devrederek
inançlı işlem yapıp daha sonra aracın kendisine verilmesini isteyebilir.
Karma inançlı işlem
ise, genel olarak inanılan yararına
yapılan işlemlerdir. Teminat amacıyla yapılan inançlı işlemler buna örnek
olarak verilebilir.
BİR MÜLKİYETİN İNANÇLI İŞLEM İLE TEMİNAT AMACIYLA
DEVREDİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI NELERDİR?
Mülkiyetin teminat amacıyla
devrini içeren inançlı işlemlerin yapılabilmesi için bir inanç anlaşmasının yapılması ve mülkiyetin devredilmesi gerekir. Taşınırların teminat olarak
gösterildiği durumlarda bu anlaşma herhangi bir şekilde yapılabilir. Bununla
birlikte bir taşınmazı konu edinen inanç anlaşmalarının tapuda resmi şekilde yazılı olarak yapılması gerekir. Yine inanç
anlaşması ilişkin bir uyuşmazlık ancak yazılı bir belge ile ispatlanabilecektir.