CEZA HUKUKU
KAPSAMINDA KAST VE TAKSİR KAVRAMLARI
Kast ve taksir, ceza hukukunun manevi unsurunu oluştan iki önemli
kavramdır. Kast; kişinin davranışlarını fiil ve eylemlerini belirli bir amaca
yönelik olarak geçekleştirmesidir. Ceza hukukunda da kural suçların kasten
işlenebileceği yönündedir. Türk Ceza Kanunun 21. Madde hükmünde de belirtildiği
üzere; “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni
tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.”
Yukarıda da belirttiğimiz üzere kanunumuz kastı, fiilin bilerek ve
istenerek işlenmesi olarak tanımlamıştır. Yani failin fiili işlerken suç
türünün tipikliğini oluşturan tüm unsurları bilmesi gerekmektedir. Bunlar suçun
kanundaki tanımlamasına göre; suçun
konusu, netice, neticeli bir suç
varsa illiyet bağı, mağdurun veya failin niteliği, nitelikli unsurlar ve hukuka uygunluk sebeplerinin maddi
koşulları olarak ifade edilebilir. Failin sadece bu unsurlar bilmesi yeterli
görünmemektedir. Aynı zamanda failin bu unsurları istemesi, iradesinin de bu
yönde olması gereklidir.
Kast, kendi içerisinde doğrudan kast ve dolaylı kast olmak üzere
ikiye ayrılmaktadır.
a.
DOĞRUDAN KAST NEDİR?
Doğrudan kast, suçun kanuni tanımındaki fiilin, fail tarafından bilerek
ve istenerek işlenmesidir. Örneğin, cafede oturan bir kişiye silah ile
ateş ederek öldüren kişi veya belli bir kişiyi öldürmek amacıyla aracına bomba
koyan kişi doğrudan kast ile insan öldürme suçu işlemiş olacaktır.
b.
OLASI KAST NEDİR?
Olası kastı doğrudan kasttan ayıran ana unsur isteme unsurudur. Olası kastta da fail fiili bilmektedir. Ancak
isteme unsuru doğrudan kast ile farklılık göstermektedir. Şöyle ki; olası kastta
fail, fiilin gerçekleşebileceğini mümkün veya muhtemel bir şekilde “öngörülmesine”
rağmen, sonucun meydana gelmesini göze alarak, “olursa olsun” düşünceyle
fiili işlemektedir. Örneğin, istiklal caddesinde silahı ile ateş eden fail, istiklal
caddesinin kalabalık olması nedeniyle öldürmek istediği kişi dışında başka
kişilerinde zarar görebileceğini düşünmelidir. Bu durumu istemese bile
başkalarının da yaralanmasına ya da ölümüne neden olan fail, olası kast ile
yaralama veya öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanacaktır.
KAST NE ZAMAN OLMALIDIR?
Kast, fail tarafından suçun
icrai hareketlerinin gerçekleştiği sırada var olmalıdır. Failin icrai harekettin öncesinde veya icrai
hareketin sonrasında kastının olup olmaması cezai sorumluluğu açısından önem
arz etmemektedir.
TAKSİRİN UNSURLARI NELERDİR?
Türk Ceza Kanunu kapsamında asıl olan suçun kasten işlenmesidir.
Bu nedenle kişiye taksir ile işlediği bir fiil sebebiyle ceza verilebilmesi
için bu durumun ayrıca kanunla düzenlenmesi aranmaktadır.
Taksir, kişinin kendisinden beklenen dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle istemediği ve fakat öngörülebilir
bir neticeyi gerçekleştirmesi olarak tanımlanmaktadır.
Taksir, tanımı yer alan Türk Ceza Kanunun 22. maddesinde göre; “dikkat
ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni
tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.’’
Taksir, kendi içerisinde basit taksir ve bilinçli taksir olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır.
a.
BASİT (BİLİNÇSİZ-ADİ) TAKSİR NEDİR?
Basit taksir; failin öngörülebilir bir sonucu istememesine rağmen
“öngörmeyerek” özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı bir şekilde fiili gerçekleştirmesidir.
Yani basit taksirin varlığının kabul edilebilmesinin şartı, failin fiili
işlerken kişisel yeteneklerine, şansına vb. sebeplere güvenerek istemediği ve
öngörmediği neticelere özen ve dikkat etmediğinden sebeple neden olmasıdır.
Basit taksire “bilinçsiz taksir”
veya “adi taksir” de
denilmektedir. Örneğin, gerekli iş güvenliği önlemlerini almayarak işçi
çalıştıran işveren, iş kazası
neticesinde işçinin yaralanmasına veya ölümüne neden olursa basit taksirle
insan yaralama veya öldürme suçunu işlemiş olacaktır.
b.
BİLİNÇLİ TAKSİR NEDİR?
Bilinçli taksir, failin “öngördüğü” bir sonucu istememesine
rağmen, istenmeyen neticenin meydana gelmesidir. Yani bilinçli taksirin
varlığının kabul edilebilmesinin şartı, failin fiili işlerken kişisel
yeteneklerine, şansına vb. sebeplere güvenerek istemediği ama öngördüğü
neticelere özen ve dikkat etmediğinden sebeple neden olmasıdır. Örneğin,
kırmızı ışığın yanmasına rağmen kimseye bir zarar vermeyeceğine inanarak kırmızı
ışıkta geçen sürücü bilinçli taksirle hareket etmiş olacaktır.