Bir fiilin suç teşkil edebilmesi için
maddi ve manevi unsurlar ile hukuka aykırılık
unsurlarını bir arada taşıması gerekir. Manevi unsur; failin fiille ilgili tasavvuruna dair psikolojik unsurlardır. Fiilin suç
teşkil edebilmesi için fail ile yaptığı fiil arasında bir ilişkinin var olması
zaruridir. Kişinin cezalandırılabilmesi için maddi unsurların yanında manevi unsurların
da yer alması yani kasten veya taksirle hareket etmesi gerekir.
Türk Ceza Kanunu’na göre
cezalandırılmaya tabi tutulan asıl manevi unsur failin kastıdır. Taksirli fiil
neticesinde cezalandırılmaya gidilebilmesi için bu fiilin taksirle işlenmesi
halinde suç oluşacağına ilişkin kanunda açıkça düzenleme yapılmasını gerekir.
Manevi unsurun doğrudan kast
olduğundan bahsedebilmemiz için; failin bilerek
ve isteyerek suçun kanuni tanımındaki fiili gerçekleştirmesi
gerekir.
Örneğin; A’yı öldürmek kastıyla A’nın bindiği uçağa bomba
koyan fail, bombanın patlayacağı anda uçağın içindeki herkesin öleceğini
bilmektedir. Bu durumda failin uçağın içindeki herkes açısından öldürmeye
yönelik doğrudan kastının varlığı kabul edilir.
Olası
kasttan bahsedebilmek
için; failin hareketlerinin belli
bir neticeyi meydana getirebileceğini öngördüğü fakat olmasını umursamadığı bir
durum olması gerekir. Olası kastla hareket eden failin amacı muhtemel tehlikeli neticeleri göze alarak
arzuladığı amaca ulaşmaktır.
Örneğin; A’nın düğünde eğlenmek
amacıyla ateş etmesi sonucu B’nin ölüme neden olması halinde A’nın olası
kastının olduğu kabul edilir.
Bilinçli taksir ise,
hareketin bilerek veya isteyerek yapılması, neticenin öngörülmesi
fakat gerçekleşmeyeceğinin düşünülmesidir. Yargıtay
Ceza Genel Kurulu’nun 2017/1-108 E. 2017/311 K. ve 06.06.2017 tarihli ilamında
bilinçli taksiri ifade ederken ‘’ Sanık neticeyi öngörmüş, ancak öngördüğü
bu neticeyi istememiş, hatta neticenin meydana gelmemesi için çaba sarf
etmiştir.’’ şeklinde tanımlamıştır.
Örneğin; A’nın araç
kullanırken kırmızı ışıkta geçmesi sonucu B’ye çarparak ölümüne neden olması
halinde
A’nın bilinçli taksir ile hareket ettiği kabul edilir.
Bilinçsiz taksirde ise, failin öngörülebilecek
neticeyi öngörmemesi ile beraber neticeyi istememesidir.
Bilinçsiz taksir ile hareket eden fail her ne kadar suç kalıbına uyan hukuka
aykırı olan fiile iradi hareketle sebep olsa da meydana gelen neticeyi
öngörememiştir.
Örneğin; A’nın düğünde eğlenmek
amacıyla ateş etmesi sonucu B’nin yaralanmasına neden olması halinde A’nın bilinçli
taksir ile hareket ettiği kabul edilebilir.
Somut olaylarda fiile
ilişkin manevi unsura dair; ‘’kast, olası kast, bilinçli taksir ve bilinçsiz
taksir’’ değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir. Yargılamada manevi unsurun
tespiti ile fiile yüklenen anlam ve verilebilecek ceza miktarları değişkenlik gösterecektir.