ELATMANIN ÖNLENMESİ (MÜDAHALENİN MEN'İ) DAVASI

ELATMANIN ÖNLENMESİ (MÜDAHALENİN MEN'İ) DAVASI


Mülkiyet hakkı, sahibine en geniş anlamda yetkiler veren mutlak ve ayni bir haktır. Bu hak sahibine kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi verir. Mülkiyet hakkı Türk Medeni Kanununun "Eşya Hukuku" başlıklı dördüncü kitabında düzenlenmiştir. Malikin hak ve yetkilerinin kapsamı ile hakkın korunmasına ilişkin usul ve yöntemler belirlenmiştir. Elatmanın önlenmesi davası da mülkiyet hakkını koruyan ve dayanağını TMK’nun 683. maddesinden alan bir eda davasıdır.


TMK’nun 683. maddesine göre, ‘Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.


Bu madde hükmüne göre malik, kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerini tamamen ya da kısmen kullanmasını engelleyen ve devam etmekte olan saldırılara yönelik olarak elatmanın önlenmesi veya diğer adıyla müdahalenin men'i davası açabilecektir

 

ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

 Elatmanın önlenmesi davası hem taşınır hem de taşınmazlara yönelik haksız müdahale söz konusu olduğunda açılabilir. Bu davayı;

 1-Mülkiyet hakkı sahipleri

2-Sınırlı ayni hak sahipleri

3-Mülkiyet ve sınırlı ayni hak sahiplerinin mirasçıları açabilirler.

 Ancak, intifa hakkı, oturma hakkı, yasal önalım hakkı gibi sınırlı ayni haklar mirasçılara intikal etmeyeceğinden mirasçılar bu davayı açamazlar. Elbirliği mülkiyeti ve paylı mülkiyet halinde tüm hak sahipleri birlikte dava açabilecekleri gibi her bir paydaş tek başına da dava açabilir.

 

ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI HANGİ ŞARTLARDA AÇILABİLİR?

 

·         Mülkiyet hakkı veya sınırlı ayni hak sahibinin hakkını kullanmasının engellenmesi,

·         Bu müdahalenin haksız bir müdahale olması ve

·         Müdahalenin devam ediyor olması gerekmektedir.

 Haksız müdahalede bulunanın kusurlu olup olmamasının bir önemi yoktur. Yani müdahalede bulunan kişi iyi niyetli olsa dahi aleyhinde elatmanın önlenmesi davası açılabilecektir. Yine geçmişte yaşanan fakat hali hazırda devam etmeyen müdahaleler için elatmanın önlenmesi davası açılamayacaktır. Bu halde davacının elatmanın önlenmesini talep etmekte hukuki yararı bulunmaz ve şartları varsa ecrimisil veya tazminat gibi talepler yöneltilebilir. Elatmanın önlenmesi davasının açılabilmesi için mevcut ve sürmekte olan bir müdahale bulunmalıdır.


ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Elatmanın önlenmesi davası, dava konusu taşınır veya taşınmaz mala haksız bir şekilde el atmış, hak sahiplerinin haklarını kullanmalarını kötü niyetli olmasa dahi haksız bir şekilde engelleyen kişilere yöneltilir. Kötü niyetin söz konusu olması halinde diğer şartlar da gerçekleşmişse davalıdan ek olarak tazminat da talep edilebilir. Ayrıca idarenin taşınır veya taşınmaz bir mala haksız müdahalesi söz konusu olduğunda, kamulaştırmasız elatma davası idare aleyhine açılacaktır.

 

ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI İLE BİRLİKTE İLERİ SÜRÜLEN ‘’KAL TALEBİ’’ NEDİR?

Elatmanın önlenmesi davasında hali hazırda devam eden haksız müdahalenin giderilmesi istenir. Bunun yanı sıra aynı davada taşınmaz üzerine herhangi bir yapı inşa edilmişse, ağaç dikilmişse, çit çekilmişse ya da buna benzer diğer yapılarda, bu yapıların sökülerek kaldırılması da talep edilebilir. Buna uygulamada ‘’Kal Talebi’’ de denilmektedir.


ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI İLE BİRLİKTE ECRİMİSİL TALEP EDİLEBİLİR Mİ?

Elatmanın önlenmesi davası ile birlikte haksız müdahale nedeniyle geriye dönük olarak taşınmazı kullanamamaktan kaynaklanan zararın tazmini de istenebilir. Yargıtay içtihatları ile haksız işgal, haksız eylem niteliğinde kabul edildiğinden davalının haksız işgal tazminatı olan ecrimisili ödemesi gerekir. Ecrimisil geriye dönük istenebilir. Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda yani olumsuz zarar, ecrimisilin kapsamını belirler.

 

PAYDAŞLAR ARASINDA ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI HANGİ ŞARTLARDA GÖRÜLÜR?

Paylı mülkiyet halinde paydaşların kendi haklarını kullanmalarını engelleyen diğer bir paydaşlara karşı müdahalenin men'ini talep etmeleri mümkündür. Fakat taşınmazlarda paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti bulunması halinde elatmanın önlenmesinin istenmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır. Bu konuda Yargıtay’ın yerleşik içtihadı şu şekildedir;

‘‘Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, yurdumuzda sosyal ve ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Borçlar Kanunu’nun 213., Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ” ahde vefa” kuralının yanında TMK’nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

Ecrimisil ise, kötüniyetli şagilin malike ödemekle yükümlü olduğu tazminat olup en azı kira geliri en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.

Kural olarak, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğini davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkâr etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Bu nedenle, sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir.’’ (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)

 

KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA NEDİR?

İdarenin kamulaştırma gibi yasal bir hak ya da herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı halde haksız bir şekilde özel mülkiyete konu taşınır veya taşınmaza elatması halinde, idarenin kusuru olup olmadığı aranmaksızın elatmanın önlenmesi davası açılabilir.

 

ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI AÇMAK İÇİN HERHANGİ BİR SÜRE VAR MIDIR?

Eşyanın aynına ilişkin olan bu davalar herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın haksız müdahale devam ettiği sürece her zaman açılabilir.


ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

 Elatmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme için ise elatmaya konu eşyanın niteliğine göre kanunda ayrı yetki kuralları düzenlenmiştir. Örneğin taşınmaz mallar için yetkili mahkeme, davaya konu taşınmazın bulunduğu yer; birden fazla taşınmaz varsa taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesidir. İdari makamlarca yapılan kamulaştırmasız elatma halinde ise, müdahalenin hukuki olması durumunda İdare Mahkemesi görevli iken; fiili müdahale söz konusu ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.


ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASININ HARÇLANDIRILMASI NASIL YAPILIR?

 Taşınmaz mallara ilişkin elatmanın önlenmesi davası, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan ve konusunu oluşturan hak para ile değerlendirilebileceğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca;

 -          Yalnızca elatmanın önlenmesi isteniyorsa, elatılan taşınmazın değeri dava dilekçesinde gösterilerek bu miktar üzerinden harç yatırılmalıdır.

-          Elatmanın önlenmesi ile birlikte ecrimisil de istenmişse, davanın değerini el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil miktarının toplamı oluşturur. Dava dilekçesinde bu miktarlar ayrı ayrı belirtilerek nispi harç yatırılmalıdır.

SON EKLENEN MAKALELER
İyzico
Whatsapp