HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE DEVLET ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVALARI

HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE DEVLET ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVALARI


Suç şüphesinin öğrenilmesinden itibaren soruşturma aşamasında yahut kovuşturma yürütülürken yetkili mercilerce ya da kanunun yetki verdiği diğer kişilerce uygulanan tutuklama, gözaltı, yakalama, adli kontrol, arama ve elkoyma gibi tedbirler ceza muhakamesinde “koruma tedbirleri” olarak adlandırılır. Koruma tedbirlerinin kanunda belirtilen koşullar gerçekleşmeksizin yapılması, kanuna aykırı olarak yerine getirilmesi, makul sürelerde tamamlanmaması gibi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 vd. maddelerinde belirtilen hallerin bulunması durumunda koruma tedbir işleminin hukuka aykırılığı gündeme gelir ve Devlet aleyhine tazminat davası açılarak maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi istenebilir.

Koruma tedbirlerinin Kanuna uygun olarak yapılması, ölçülü ve orantılı olması gerekmektedir. Aksi halde yapılan işlemlerden Devletin sorumluluğu doğacaktır. Benzer şekilde kişiler aleyhine yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda kanuna uygun olarak koruma tedbiri uygulanmış olmasına rağmen, kişiler hakkında takipsizlik ya da beraat kararı verildiği hallerde de maddi ve manevi tazminat davası açılması mümkün olacaktır.

Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açma hakkı Anayasanın 19. maddesine ve Ceza Muhakemesi Kanununun 141 vd. maddelerine dayanmaktadır. CMK hükümleri yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden sonraki işlemlere uygulanır. Bu tarihten önceki dönemlere ilişkin olarak (mülga) 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE AÇILAN TAZMİNAT DAVASININ TARAFLARI KİMLERDİR?

Hakkında koruma tedbiri uygulandıktan sonra beraat eden ya da hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen kişiler veya uygulanan koruma tedbiri kanuna aykırı olarak yerine getirilen kişiler bu tazminat davasını açabilirler. Aynı zamanda zarara uğrayanın yasal temsilcisi veya özel yetkili vekilinin de dava açma hakkı vardır. Dava Maliye Hazinesi aleyhine açılır.

Yasa koyucu koruma tedbirleri nedeniyle hakları ihlal edilen kişilerin bu mağduriyetini gidermeyi amaçlamıştır.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE HANGİ HALLERDE TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir. Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında haksız koruma tedbiri uygulanan kişiler şu hallerde tazminat davası açabilirler:

1-Kanunlarda belirtilen koşullar dışında hakkında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler,

2-Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayanlar,

3-Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklananlar,

4-Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyenler,

5-Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenler,

6-Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece adli para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar,

7-Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayanlar,

8-Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyenler,

9-Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde yerine getirilenler,

10-Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılanlar veya eşyaları zamanında geri verilmeyenler,

11-Yakalama ve tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayanlar, maddi ve manevî her türlü zararlarını devletten isteyebilirler.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI AÇMA SÜRESİ VAR MIDIR?

Ceza Muhakemesi Kanunu 142. maddede, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde tazminat davasının açılması gerektiğini hükme bağlamıştır. Uygulamada bu sürelerin hak düşürücü süre olduğu ve mahkemece resen dikkate alınması gerektiği kabul edilmektedir.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE AÇILAN TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR?

Haksız koruma tedbirlerinden dolayı açılacak maddi ve manevi tazminat davaları zarara uğrayanın ikametgâhının bulunduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde açılır. Tazminat talep edenin ikametgâhında Ağır Ceza Mahkemesinin olmaması ya da bulunan Ağır Ceza Mahkemesinin tazminat konusu işlemle ilgili bulunması halinde en yakın Ağır Ceza Mahkemesi yetkili ve görevlidir. Tazminat davası, bu mahkemeler dışında açıldı ise mahkeme yetkisizlik kararı vererek davayı kişinin ikametgâhının bulunduğu yer Ağır Ceza Mahkemesine göndermelidir.

Tazminat talep eden yabancı veya ikametgâhı yurt dışında bulunan bir Türk vatandaşı ise Milletlerarası Usul Hukuku kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir’de dava açılabilecektir.

Öte yandan Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin kararlarına göre, soruşturma aşamasında davacı aleyhine verilen koruma tedbiri kararında imzası bulunan hâkim ve savcılar, sonradan davacının açtığı tazminat davasında görev yapamazlar.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE AÇILAN TAZMİNAT DAVASINDA YARGILAMA USULÜ NASILDIR?

Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesinde, açık kimlik ve adresi ile zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini belirtmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir. Ağır Ceza Mahkemeleri bir hukuk mahkemesi gibi ispat hukuku ilkelerine göre karar vermektedir. Bu sebeple iddiaların ispatı yönünden yeterli belge ve delil dosyaya sunulmalıdır. Aksi halde, zarar daha fazla olsa dahi bunun kanıtlanamaması halinde koruma tedbirinin uygulandığı tarihte geçerli olan net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılarak maddi tazminat miktarı belirlenir. Ayrıca, istemde bulunan sigortalı olarak çalıştığı dönemi ispat edemiyorsa asgari geçim indirimi kesintisi yapılarak maddi tazminat hesabı yapılmaktadır. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamaları bu yöndedir.

Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra dilekçe ve delilleri yeterli bulduğu takdirde, dilekçe ve ekli belgelerin bir örneğini devlet hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister. Yerel mahkemenin belge eksikliklerinin giderilmesinden sonra hazineye tebligat çıkarması gerekmektedir. Belge eksikliği olması halinde Hazine temsilcisine tebligat yapılmadan önce dilekçe reddedilecektir. (CMK m.142/4)

İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.

Mahkemenin her türlü araştırma yapma yetkisi bulunmakta olup, istemde bulunan hakkında gelir durumunu ve ailevi bilgilerini içeren sosyal araştırma raporu temin edebilir. Kişi sigortalı olarak çalışıyor ise SGK’dan bu yöndeki bilgi ve belgeler temin edilir. Eğer istemde bulunan serbest meslek icra ediyorsa asgari 4 yıllık döneme ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi veya vergi levhası getirtilmelidir. Haksız koruma tedbiri uygulanan kişi ceza soruşturması veya kovuşturmasında kendisini bir vekille temsil ettirmiş ise (karar tarihinden önceki bir tarihte düzenlenmiş) avukatlık serbest meslek makbuzunun tazminat davası görülen mahkemeye ibraz edilmesi halinde bu vekâlet ücreti de maddi tazminatın kapsamı içinde değerlendirilecektir.

Ağır Ceza Mahkemesi kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir. Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi istinaf yoluna başvurabilir. Tazminat miktarının temyiz kesinlik sınırının üzerinde kaldığı durumlarda temyiz yoluna gidilebilir.

 

HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI HARCA TABİ MİDİR?

Haksız koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davası, herhangi bir harç ve gidere tabi değildir.

 

TAZMİNATIN GERİ ALINMASI SÖZ KONUSU OLUR MU?

Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın sonradan kaldırılması ve şüpheli kişi hakkında kamu davası açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyet hükmü kurulması halinde ve yargılamanın yenilenmesi neticesinde önceden beraat eden kişinin mahkûmiyetine karar verilmesi halinde, haksız koruma tedbiri nedeniyle ödenen tazminat Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.

 

HAKSIZ KORUMA TEDBİRİ NEDENİYLE KİMLER TAZMİNAT İSTEYEMEZ?

Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler (CMK m.144);

1-Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,

2-Genel veya özel af, şikayetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,

3-Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler,

4-Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açamazlar.

 

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI VE KAMU DAVASININ ERTELENMESİ HALİNDE TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR Mİ?

Denetim süresini yükümlülüklerine uygun olarak geçirmeleri sebebiyle haklarındaki kamu davasının düşmesine karar verilmiş kişiler, düşme kararı verilmesinden itibaren 3 ay içerisinde tazminat davası açabilirler.

 

TAZMİNAT DAVASINDA HANGİ TARİHTEN İTİBAREN FAİZE HÜKMEDİLİR?

Gözaltı tarihi, tutuklanma tarihi, elkoyma tarihi gibi haksız tedbirin uygulandığı tarihten itibaren yasal faize hükmedilmelidir. Ancak, mahkeme taleple bağlı olup faiz başlangıç tarihinin dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi halde faiz başlangıç tarihi dava tarihi olacaktır.

 

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINDA AVUKATLIK ÜCRETİ NE KADARDIR?

Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan nispi avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarife de Sulh Ceza Hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz (CMK m.142/9).

Tazminata ilişkin mahkeme kararları kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde ödenir. Bu süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur (CMK m.142/10).

 

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI NASIL BELİRLENİR?

Kişi hakkında koruma tedbiri uygulanmasa idi kişinin sahip olacağı aktif ve pasif mal varlığı maddi tazminatın kapsamını oluşturur. Ancak kişinin avukat yardımı alma, iş kaybı, kaza geçirme gibi nedenlerle oluşan bu maddi kayıplarını belgeleriyle kanıtlaması gerekmektedir.

Manevi tazminatın belirlenmesinde, tazminat talep edenin mesleği, statüsü, sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun ve koruma tedbirinin niteliği, yaşadığı üzüntü ve koruma tedbirinin şekli ve süresi gibi diğer kayıpları dikkate alınır.

‘‘... 5271 Sayılı CMK’nın; “Tazminat istemi” başlıklı 141. maddesi incelendiğinde, bir kısım tazminat nedenleri konusunda karar verilmesi için, davanın esasıyla ilgili bir kararın verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı dolayısıyla bu nedenlere dayalı istemlerde, davanın sonuçlanmasına gerek bulunmadığı yasal düzenlemeden açıkça anlaşılmaktadır. Örneğin, gözaltı süresi yasada açıkça belirtilmiş olup, yasadaki bu süre içinde hakim önüne çıkarılıp, çıkarılmadığının saptanmasının davanın esasıyla herhangi bir ilgisi bulunmadığı gibi bu konudaki talepler hakkında karar verilmesi için davanın esası hakkında karar verilmesine de gerek bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde, kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma istemi yerine getirilmeden tutuklanan, kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan, yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, ya da hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, kişilerin tazminat istemleri konusunda, asıl davada hüküm verilmesini veya verilen hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmamaktadır. Zira bu talepler, asıl davanın sonucunu etkileyici veya asıl davanın sonucuna bağlı talepler değildir.

Ancak asıl davanın sonucuna bağlı veya asıl davada verilecek kararları etkileyici talepler yönünden mutlaka davanın esasıyla ilgili verilen karar veya hükmün kesinleşmesi zorunludur. Örneğin, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, yine mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması sebebiyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar hakkında, mutlaka davanın esasıyla ilgili olarak verilen kararın kesinleşmesini beklemek zorunluluğu bulunmaktadır. Belirtilen bu hallerde tazminat isteme hakkı verilen karar veya hükmün kesinleşmesiyle doğacaktır.’’ (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/6124)

‘‘... Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirtilen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.’’ (Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2016/2599 esas, 2017/2599 karar)

‘‘... CMK’nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak davacı lehine makul bir maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerekirken, yazılı şekilde fazla maddi ve manevi tazminata hükmolunması bozma sebebi yapılmıştır.’’ (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - 2017/3262 Esas, 2017/6024 Karar)

‘’... Davacı hakkında düzenlenen tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğinin nazara alınmaması bozma sebebi yapılmıştır.’’ (12. C.D. 2016/2284 esas, 2017/6035 karar)

‘‘... Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı dosyasına ilişkin davacı tarafından sunulan, beraat hükmünün verildiği 31.03.2015 tarihinden sonraki bir tarihte düzenlenen ve avukatlık ücreti olarak ödendiği iddia edilen 01/04/2015 tarihli 4.279,77 TL ve 06/04/2015 tarihli 4.279,77 TL bedelli ödeme buzları üzerindeki miktarların maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınamayacağı, yine ödeme makbuzlarına dayalı vekalet ücreti olarak maddi tazminat kapsamına dahil edilen miktardan, davacının beraat etmiş olması sebebiyle kendisine ödenen vekalet ücretinin çıkartılması gerektiği hususunun gözetilmemesi, bozma nedenidir.’’ (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar No: 2018/9642)

‘’... Tazminat davasının ne kadar süre içerisinde, nereye ve ne şekilde açılabileceğinin KYOK kararında açıkça gösterilmiş olması gerekmekte olup, KYOK kararında sadece "tazminat hakkının saklı olduğu"nun belirtilmiş olmasıyla yetinilmiş olması hukuka aykırıdır.’’ (YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/7863 Karar: 2018/31)

SON EKLENEN MAKALELER
İyzico
Whatsapp