İRADE SAKATLIKLARI
NEDİR, SÖZLEŞMEYİ GEÇERSİZ KILAR MI?
Tarafların birbirine uygun irade
beyanlarını karşılıklı olarak açıklamasıyla sözleşme kurulur. Tarafların
karşılıklı rıza beyanlarından ilk ileri sürülen öneri, ikincisi ise kabuldür.
Taraflar işbu öneri ve kabulde tüm isteklerini açık ve anlaşılır şekilde belirtmelidir.
Bu şekilde ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olacaktır.
Türk Borçlar Kanunu’nun birinci
maddesine göre de ‘’Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı
ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.’’
İRADE SAKATLIĞI DURUMLARI NELERDİR?
Bir sözleşme yapılırken
taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan
sakatlıklara irade bozukluğu denir.[1]
İrade bozukluğu halleri TBK’nın 30 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup
irade sakatlığı halleri yanılma (hata), hile (aldatma) ve korkutma (ikrah)
olmak üzere üç tanedir.
İRADE BOZUKLUĞU HALLERİNDEN YANILMA (HATA) NEDİR?
Yanılma (hata), sözleşme
kurulurken irade ile beyan arasında istemeyerek oluşan bir uyuşmazlık halidir.
Yanılma hali kişilerin olayları yanlış, olduğundan farklı şekilde algılanması,
beklediği veya tahmin ettiği unsurların aslında var olmaması gibi durumlarda
meydana gelebilir.
TBK 30. Maddesinde şu hükme yer verilmiştir;
‘’Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı
olmaz.’’ Bu nedenle taraflardan birinin yanılma nedeniyle sözleşme ile
bağlı olmaması için yanılmanın varlığı ve bu yanılmanın esaslı bir yanılma
olması aranır.
Kanunda yanılma halleri;
açıklamada yanılma, saikte yanılma ve iletmede yanıltma olmak üzere üç başlık
altında düzenlenmiştir.
Açıklamada Yanılma;
Özellikle aşağıda sayılan yanılma
hâlleri esaslıdır:
1. Yanılan, kurulmasını istediği
sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa.
2. Yanılan, istediğinden başka
bir konu için iradesini açıklamışsa.
3. Yanılan, sözleşme yapma
iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa.
4. Yanılan, sözleşmeyi yaparken
belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için
iradesini açıklamışsa.
5. Yanılan, gerçekte üstlenmek
istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden
önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa.
Basit hesap yanlışlıkları
sözleşmenin geçerliliğini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.
(TBK.m.32)
Saikte Yanılma;
Saikte yanılma, esaslı yanılma
sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş
ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı
sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir. (TBK.m.32)
İletmede Yanılma;
Sözleşmenin kurulmasına yönelik
iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış
iletilmiş olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır. (TBK.m.33)
KİŞİ SÖZLEŞME YAPARKEN YANILDIĞINI
ÖĞRENDİĞİNDE NE YAPABİLİR?
Kişi yanılma sebebiyle sözleşmeyi
yapmış ise; yanılmayı öğrendiği andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme
ile bağlı olmak istemediğini bildirmelidir. Yanılan kişi bu süre
içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığına dair bildirimde bulunmaz veya verdiği
şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
İRADE BOZUKLUĞU HALLERİNDEN ALDATMA
(HİLE) NEDİR?
Aldatma; bir kimseyi irade
beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten
hatalı bir kanı oluşturmak veya var olan hatalı bir kanıyı korumak ya da devamını
sağlamak şeklinde gerçekleşebilir.
İrade bozukluklarından biri olan
aldatma (hile) TBK.m.36’da şu şekilde düzenlenmiştir;
‘’Taraflardan biri, diğerinin
aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile,
sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması
sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın
aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı
değildir.’’
Yanılma kişinin kendisinden
kaynaklanan bir irade bozukluğu hali iken aldatma, karşı tarafın veya bir
üçüncü kişinin davranışları sonucunda meydana gelmektedir.
KİŞİ SÖZLEŞME YAPARKEN
ALDATILDIĞINI ÖĞRENDİĞİNDE NE YAPABİLİR?
Kişi aldatılması sebebiyle
sözleşmeyi yapmış ise; aldatmayı öğrendiği andan başlayarak bir yıl
içinde sözleşme ile bağlı olmak istemediğini bildirmelidir. Aldatılan kişi
bu süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığına dair bildirimde bulunmaz veya verdiği
şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Kişinin aldatılması
halinde sözleşme onaylanmış sayılsa da tazminat
hakkı devam edecektir.
İRADE BOZUKLUĞU HALLERİNDEN KORKUTMA
(İKRAH) NEDİR?
Korkutma; bir kimsenin sözleşme
yapmasını sağlamak saikiyle bilerek sözleşmenin karşı tarafını korkutması veya
mevcut olan korkudan yararlanması şeklinde tanımlanabilir. Korkutma eylemi tehdit etme gibi pek çok şekilde
gerçekleşebilir.
TBK m.37 hükmü gereğince de; ‘’Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir
kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.
Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya
bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan,
hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.’’
Korkutmanın kabul edilebilmesi ve
kişinin sözleşmeyle bağlı kalmaması için bazı koşulların varlığı aranmakta olup
bu koşullar TBK m.38 de şu şekilde belirtilmiştir; ‘’Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya
yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve
yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma
gerçekleşmiş sayılır.
Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla
sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer
tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde,
korkutmanın varlığı kabul edilir.’’
Korkutulma sonucunda sözleşme
yapan taraf, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı
olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış
sayılır. Bir yıllık süre hak düşürücü
süre niteliğindedir.
Korkutmadan dolayı bağlayıcılığı
olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat
hakkını ortadan kaldırmaz.