Şekil, bir hukuki terim olarak,
kişilerin irade beyanlarını yazılı, sözlü ya da susarak dışa vurum tarzı olarak
tanımlanabilir. Türk Hukuku’nda kural olarak şekil serbestisi ilkesi benimsenmiştir. Yani özel olarak belli bir
şekilde yapılması öngörülmeyen durumlarda, dileyen dilediği gibi irade beyanını
ortaya koyabilecektir. TBK madde 12 hükmüne göre, kanunda aksi öngörülmedikçe
sözleşmelerin geçerliliğinin hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir. İlgili
kanun hükmünde her ne kadar sadece sözleşmeden bahsedilmişse de bu hüküm, hukuki
sonuç doğurmaya yönelik her türlü irade beyanı ve tek taraflı hukuki işlemler için de
uygulanabilecektir.
Şeklin, farklı tasniflere göre
türleri bulunmaktadır. Buna göre şekil, kaynağına göre kanuni veya iradi; amaca
göre geçerlilik şartı veya ispat şartı; yapılış tarzına göre yazılı, sözlü veya
resmi olabilir.
GEÇERLİLİK ŞARTI NEDİR?
Bir sözleşmenin veya hukuki
işlemin geçerli bir şekilde kurulması için belirli bir şekilde yapılmasına
yönelik şarta geçerlilik şartı denir. Belirli bir şekilde yapılma gerekliliği,
kanunda belirtilebileceği gibi taraflar da bu yönde bir belirleme yapabilir.
Dolayısıyla her iki durumda da hukuki işlemin belirli yönde yapılmasına yönelik
şart, geçerlilik şartıdır.
Geçerlilik şartına bağlanan bir hukuki işlem, bu şekle uygun yapılmaz ise, söz
konusu işlem geçersiz sayılır ve yemin,
tanık veya ikrar gibi deliller
ile geçerlilik kazanabilmesi mümkün olmaz. Örneğin; kefalet sözleşmesinde kefilin, kefalet ettiği miktarı yazılı olarak
göstermesi ve imzasını el yazısı ile atması bir geçerlilik şartıdır. Bu şarta
uyulmazsa, sözleşme geçerli bir şekilde kurulmadığı için sözleşmenin, kefil ya
da borçlu tarafından yemini veya ikrarı ile geçerli olabilmesi mümkün değildir.
ŞEKLE BAĞLI SÖZLEŞMELERDE DEĞİŞİKLİK NASIL YAPILABİLİR?
TBK madde 13 hükmüne göre,
kanunda, geçerlilik şartının arandığı bir sözleşmenin değiştirilmesinde de,
aynı şartın gerçekleştirilmesi gerekir. Ancak kanunda aranmamasına rağmen
taraflarca kararlaştırılan bir geçerlilik şartı söz konusu ise, bu sözleşmenin
değiştirilebilmesi için kural olarak, aynı şartın gerçekleşmesi gerekmez.
Dolayısıyla taraflarca kararlaştırılan bir geçerlilik şartının söz konusu
olduğu sözleşmeler, herhangi bir şekille değiştirilebilir.
GEÇERLİLİK ŞEKLİNE AYKIRI OLARAK YAPILAN İŞLEMLERİN HUKUKİ DURUMU
NEDİR?
TBK madde 12/2 hükmüne göre,
kanunda öngörülen şekil kural olarak geçerlilik şartıdır ve şekle aykırı olarak
yapılan hukuki işlem hüküm doğurmaz. Ancak, geçersiz olarak yapılan işlem
gereği taraflar, borçlarını bilerek ve isteyerek yerine getirmişlerse, açılacak
bir dava ile bu sözleşmenin geçersiz olduğu taraflarca ileri sürülemez. Bu
durum, hakkın kötüye kullanılması
anlamına gelir ki, TMK madde 2 hükmü, bu şekilde hakkın kötüye kullanılmasına
izin vermez ve söz konusu hukuki işlem, şekle
ayrılığa rağmen hüküm doğurabilir. Sözleşmenin geçersizliğinin ileri
sürülmesinin, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelip gelmediğini hâkim, somut
olaya göre değerlendirir.
Hukuki işlemin geçersiz olduğunu
taraflar ileri sürebileceği gibi, hâkim de bu durumu kendiliğinden gözetir.
GEÇERLİLİK ŞARTINA UYGUN OLARAK YAPILMAYAN BİR İŞLEMİN GEÇERLİ
OLABİLECEK BAŞKA BİR İŞLEME DÖNÜŞTÜRÜLEBİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Şekle bağlı bir işlem, şekle
aykırı olarak yapılmış; ancak bu işlem, amaca uygun başka bir işlemin şekline
uygun yapılmışsa ve taraflar da geçersizliği bilselerdi şekle uygun olan diğer
işlemi yapabileceklerse, şekle aykırı olarak yapılmış olan işlem, geçerli
şekilde kurulmuş olan işlem yerine geçer. Bu işleme “tahvil” adı da verilmektedir. Örneğin; taşınmaz satışının noterde
yapılmış olması durumunda, aslında geçersiz olması gerekirken, aynı amaca
hizmet eden taşınmaz satış vaadinin şekline uygun yapıldığı için taşınmaz satış
vaadi olarak geçerliliğini muhafaza edecektir.
İSPAT ŞARTI NEDİR?
Dava konusu edilen hakka karşı
yapılan iddianın ve savunmanın sebebi olan vakıalar için hâkimde kanaat
uyandırma işlemine ispat denir.
İspat, delil denilen araçlarla yapılmaktadır. Bir işlem hakkında uyuşmazlık
çıkması halinde belirli bir ispat şartı getirilmişse herhangi bir iddia da
bulunan tarafın bu iddiasını ispat edebilmesi için ispat şartına uygun hareket
etmesi gerekir. Kanunun yemin, senet, ikrar ve kesin hüküm gibi kesin deliller
ile ispatı zorunlu gördüğü hallerde hâkim, kesin delille bağlı olacağından, hâkimin
delilleri takdir yetkisi, kesin delillere göre olacak ve bu bakımdan hâkim,
sınırlı olarak yetkisini kullanabilecektir.
Öte yandan hâkimin iddia edilen vakıanın gerçekleşme ihtimalinin olduğunu düşündüğü, bu vakıa gerçekleşmemiş olabilirse de gerçek olma ihtimalinin daha ağır basması halinde ise, yaklaşık ispat söz konusu olur. Örneğin, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma önlemlerinde, eski hale getirmede, doğrudan iflas hallerinde, hâkimin reddinde, bilirkişinin reddinde ve adli yardım talebinde yaklaşık ispat aranmaktadır. Dolayısıyla bu gibi yaklaşık ispatın arandığı durumlarda (özellikle kesin delil de bulunmuyorsa) keşif, tanık ve bilirkişi gibi ihtiyari delillere de itibar edilerek iddia veya savunma ispat edilebilecektir.