Tenkis davası, miras bırakanın hayatta iken
yaptığı tasarruflarla kanunen saklı pay
sahibi olan mirasçılarının miras hakkını ortadan kaldırması nedeniyle, murisin
ölümünden sonra mirasçıları tarafından açılan ve saklı paylarının iadesini
sağlayan davalardır. Miras bırakanın bazı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların kanuni sınırlar
içerisine çekilmesi sağlanır.
Tenkis; kelime anlamı
olarak azaltma ve eksiltme anlamlarına gelmektedir. Tenkis davasında
da, miras bırakanın malvarlığı ile ilgili yaptığı tasarrufların eksiltilmesi
yolu ile mirasçılarının haklarını almaları sağlanır.
Tenkis davası miras
hukukuna ilişkin bir dava olup murisin (miras bırakanın) ölümü halinde açılabilir.
Muris sağ iken bu davanın açılması mümkün değildir.
Görevli mahkeme, Asliye
Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yerinde bulunan Asliye
Hukuk Mahkemesidir ve bu yetki kuralı kesindir. (TMK m. 576)
TENKİS EDİLECEK
İŞLEMLERİN SIRASI NASILDIR?
1-Öncelikle ölüme bağlı tasarruflar
tenkise tabidir.
2-Ölüme bağlı tasarrufların tenkisi yapılmasına rağmen saklı pay sahipleri
eğer hakları olan paylarını alamamışlarsa sağlar
arasındaki kazandırmalar üzerinden eksiltme işlemi uygulanmaktadır. En son
yapılandan ilk önce yapılana doğru bu tasarrufların iptali yoluna gidilir.
3-Sağlar arasında yapılan kazandırmalara tenkis işlemi uygulanmasına rağmen
saklı pay sahipleri paylarını alamıyorlarsa, miras bırakanın kamu tüzel kişileri,
kamu yararına çalışan dernekler ve vakıflar lehine yaptığı ölüme bağlı
tasarruflar ve sağlar arası kazandırmaların tenkisi yapılır.
TENKİS DAVASI AÇABİLECEK KİŞİLER
KİMLERDİR?
Medeni Kanun’a göre
kural olarak tenkis davasını sadece saklı paylı mirasçılar açabilir. Saklı pay
sahibi mirasçı, miras bırakanın yaptığı tasarruflara karşı miras hakları korunan
mirasçılardır. Yani, miras bırakanın bu mirasçıların kanunen belirlenen saklı
paylarına hiçbir şekilde müdahalesi söz konusu olamayacaktır. Medeni Kanunda bu
mirasçılar sınırlı olarak sayılmıştır;
-
Miras bırakanın alt soyunun ve evlatlığının saklı pay
hakkı vardır.
-
Miras bırakanın üst soyu olan anne ve babanın da saklı pay hakkı
vardır.
-
Miras bırakanın eşi de saklı pay sahibidir ve tenkis
davası açabilir.
-
Vasiyetnamenin açıldığı tarihte aciz belgesine sahip olmaları şartı ile
saklı pay sahibi olanların alacaklılarının da tenkis davası açabilme hakkı bulunur.
Tenkis davası açma
hakkı münhasıran saklı paylı mirasçılar için tanınmıştır. Bu sebeple gerek
miras şirketine atanan temsilcinin gerekse vasiyeti yerine getirme görevlisinin
(vasiyeti tenfiz memuru) bu davayı açma yetkisi bulunmamaktadır.
Davayı her saklı
paylı mirasçı birbirinden bağımsız olarak açabilir. Saklı payın ihlal edilip
edilmediği saklı pay oranlarının tamamı göz önüne alınarak hesaplanır. Ancak
tenkis edilecek miktarın tamamı değil de sadece dava açan mirasçının saklı payı
oranında tenkis kararı verilir. Yani dava açmayan saklı paylı mirasçılar bu
tenkis kararından yararlanamazlar.
Eğer borçlu iflas
etmiş ise, iflas masası ve alacaklılar
da tenkis davası açma hakkına sahiptir. Alacaklılar ve iflas masası saklı paylı
mirasçıya tenkis davası açması için süre verip ve bunun sonuç vermemesi üzerine
tenkis davası açabilirler. Buradaki süre uygun bir süre olmalı ya da süre
vermenin anlamsız olacağı kesin olarak belli ise alacaklı veya iflas masası doğrudan
tenkis davası açabilir.
Yine saklı paylı
mirasçının alacaklılarını zarara uğratmak amacı ile açtığı tenkis davasını
sürüncemede bırakması ve takip etmemesi durumunda da alacaklılar bunu ispat ederek kendileri tenkis davası açabilirler.
Aynı şekilde saklı paylı mirasçının miras bırakan tarafından mirasçılıktan
çıkarılması halinde, alacaklıları, alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere,
çıkarmanın iptalini isteyebilirler.
TENKİS DAVASI KİME KARŞI AÇILMALIDIR?
Tenkis davasında
davalılar, miras bırakan tarafından lehine
tenkise tabi kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Bu kişiler mirasçılar ya
da üçüncü kişiler olabilir. Bu kişiler ölmüş ise mirasçıları davalı olacaktır.
Kural olarak tenkis
davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilirse de, Yargıtay istisnai
olarak kazandırma konusu malın kötü niyetli üçüncü kişilere devredilmiş olması
halinde bu kişilere karşı da açılabileceğini kabul etmektedir. Bu durumda şu
iki koşulun bir arada olması gerekmektedir; lehine temlik yapılan kişi saklı
paylı mirasçıların haklarını almalarına engel olmak amacıyla bu temliki
yapmalı, devralan üçüncü kişinin bu durumu bilmesi (kötü niyetli olması).
(13.1.1975 tarih,1974/7 E, 1975/1 K sayılı İBK)
TENKİS DAVASINDA SAKLI PAYLI
MİRASÇILARIN SAKLI PAY ORANLARI NEDİR?
- Alt soy ve evlatlık için yasal miras payının 1/2’si,
- Anne ve babanın (ayrı ayrı) yasal
miras paylarının 1/4‘ü,
- Sağ kalan eş, miras bırakanın alt
soyu ve anne ve babası ile beraber mirasçı ise yasal miras payının tamamı,
diğer mirasçılarla birlikte mirasçı ise yasal miras payının 3/4 oranında saklı pay hakkı vardır.
Medeni Kanunda 10
Mayıs 2007 tarihinde yapılan değişiklikle kardeşin saklı pay hakkı
kaldırılmıştır. Ancak bu değişikliğin yapıldığı tarihten önce gerçekleşen
ölümlerde, kardeşlerin de saklı payı bulunduğu göz önüne alınmalıdır. Ayrıca,
Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2002
tarihinden önce gerçekleşen ölümlerde miras paylarının ve saklı payların
belirlenmesinde eski Medeni Kanun uygulanacaktır.
MURİSİN TASARRUF ORANI NEDİR?
Tasarruf oranı, miras
bırakanın mirasçılarından saklı pay hakkı olanların tüm saklı paylar toplamının
terekeden çıkarılması ile bulunan ve miras bırakanın serbestçe tasarruf edebileceği
oran olarak ifade edilir. Örneğin, somut bir hesaplamada saklı paylar toplamı 3/8
ise tasarruf oranı geriye kalan 5/8 olacaktır.
TEREKE NASIL HESAPLANIR?
Terekenin
hesaplanmasında net tereke belirlenirken terekenin aktifleri (mallar, paralar, alacaklar
vs.) ve pasifleri (borçlar) bulunur ve aktiften pasifler çıkarılarak net tereke bulunur. Terekenin
aktifleri, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler
ile iadeye ve tenkise tabi kazandırmalardır. Terekenin pasif değerleri ise
miras bırakanın borçları, miras bırakan ile bir arada yaşayan kişilerin üç
aylık geçim giderleri, terekeyi mühürleme ve defter tutma masrafları, cenaze masrafları gibi giderlerden oluşur.
‘‘…Mahkemece yapılan
hesaplama hükme yeterli ve elverişli değildir. Zira tenkis davalarında
öncelikle kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle tespit
edilmesi gerekirken mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadan ve gerekçe
gösterilmeden pasif terekenin takdiren belirlenmiş olması da doğru değildir.
Ayrıca terekenin, mirasın açıldığı tarih olan miras bırakanın ölüm tarihi
itibari ile değerinin belirlenmesi, kazandırmaların, net terekenin ve sabit
tenkis oranın bu tarih itibari ile parasal değerlerinin tespiti gerekir. İşte
bu ilkeler doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak tenkis
kuralları doğrultusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak hâsıl olacak sonuca
göre karar verilmesi gerekir.’’ ( Yargıtay 1. HD. 2014/9116 E.-2014/12262 K.)
TENKİS DAVASI AÇMAK İÇİN HERHANGİ BİR SÜRE VAR MIDIR?
Tenkis davası açma
hakkı, mirasçıların saklı paylarına
tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren 1 yıldır. Vasiyetnameler
hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin
açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren 10 yıl geçmekle düşer (TMK m. 571).
On yıllık sürenin
başlangıcı sağlar arası kazandırmalar ve miras mukaveleleri için mirasın
açıldığı tarih, vasiyetname için
vasiyetnamenin açıldığı tarihtir. Vasiyetnamenin açılma tarihi vasiyetnamenin
Sulh Mahkemesince mirasçıların çağrılarak huzurlarında açıldığı gündür. Eğer bir
tasarrufun iptali ile tenkise tabi bir tasarruf geçerlilik kazanıyor ise
süreler bu andan itibaren işlemeye başlar. Mirasın açılmasından önce 1 yıllık
süre işlemeye başlamaz. Yani mirasçı yapılan tasarrufun saklı payına tecavüz
ettiğini mirasın açılmasından önce öğrense bile süreler işlemez. Aynı şekilde
vasiyetnameler açısından da vasiyetname açılmadan bu süre işlemez.
Tenkis davasının tabi
olduğu 1 ve 10 yıllık süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir. Ancak muris hayatta olduğu sürece tenkis
davası açılamayacağı gibi hiçbir süre de işlemeye başlamayacaktır.
TENKİS TALEBİNİN DEFİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Tenkisin dava yoluyla
ileri sürülmesinden başka, tenkis iddiası def’i
yoluyla da ileri sürebilir. Yani tenkis davası açamayan saklı paylı mirasçı,
kendisine yönelik taleplere karşı def’i yoluyla tenkisi ileri sürebilir. Ancak
bu def’i, lehine kazandırma yapılan kişinin doğrudan kazandırma konusu malın veya
paranın kendisine verilmesine ilişkin taleplerine karşı ileri sürülebilir. Yani
tenkise konu edimler ifa edildikten sonra başka taleplere ilişkin olarak tenkis
def’i ileri sürülemez.
Tenkis def’i hâkim
tarafından kendiliğinden göz önüne alınmayıp saklı paylı mirasçı tarafından
açıkça ileri sürülmelidir. Şayet birden fazla saklı paylı mirasçı bulunması
durumunda bu def’i ancak ileri süren lehine etkili olur. Tenkis def’inin ileri
sürülmesi herhangi bir süreye tabi olmayıp, def’i hakkından açık veya örtülü feragat edilmesi mümkündür.
TENKİS İLE İLGİLİ YÜKSEK YARGI VE İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARLARI:
* Miras bırakanın
saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra,
bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı
pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü
kişilere taşınmazları devretmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı
pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir (13.1.1975 Tarih-1974/7
Esas, 1975/1 Karar sayılı İBK).
* Miras bırakanın
yaptığı temliki tasarruflara karşı bundan zarar gören mirasçılar tenkis davası
ile birlikte kademeli olarak veya ayrı bir dilekçe ile muvazaa hukuksal
nedenine dayanarak tapu iptal-tescil davası açabilirler (22.05.1987 tarih,
1986/4 E.- 1987/5 K. Sayılı İBK).
* Belirli bir malın
vasiyet edilip de bu malın tenkisinde bölünmesi mümkün olmayan hallerde lehine
vasiyet edilen tarafın seçimlik hakkı gündeme gelecektir. Burada dilerse
tasarruf nisabı miktarını nakden alır, dilerse de tenkis edilmesi gereken
miktarı öder. Bu kanunda belirtilen bir kuraldır. İşte bu seçimlik hak gündeme
geldiğinde burada ortaya çıkacak bu iki seçimlik hakkın miktarı belirlenirken bu
hakkın kullanıldığı gündeki değeri esas alınacaktır ( 1994/4 E.- 1994/4 K.
Sayılı İBK).
* ‘Tenkis davasında
ispat yükü ise TMK’nın 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
(HMK) 190. maddesinde yer alan genel hükümler uyarınca anılan iddiayı ileri
süren davacı tarafa aittir. Tenkis davası saklı paylı mirasçılar tarafından
açılacağından davacı tarafın öncelikle saklı paylı mirasçı olduğunu, miras bırakanın
öldüğünü ve saklı payına el atıldığını ispat etmesi gerekmektedir. Miras bırakanın
ölümü ve mirasçılık gibi olguların nüfus kayıtları ve mirasçılık belgesi gibi
delillerle ispatı mümkündür. Murisin saklı payı zedeleme kastı ise Hukuk Genel
Kurulunun 07.07.2010 tarihli ve 2010/1-360 E., 2010/372 K. sayılı kararında
belirtildiği gibi tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabilir. Bu bağlamda,
saklı payı zedeleme kastının yemin delili ile kanıtlanması da mümkündür. Ancak
kazandırma ölüme bağlı bir tasarrufla yapılmış ise miras bırakanın saklı payı
zedeleme kastının varlığı karine olarak kabul edildiğinden bunun aksini iddia
eden tarafın kanıtlaması gerekmektedir. Sağlar arası kazandırmalarda ise böyle
bir karine bulunmadığından bu kastın varlığını ileri süren tarafın ispat etmesi
gerekmektedir.
Somut olayda,
tarafların miras bırakanı … Arif Ertuğrul 10.08.2011 tarihinde vefat etmiş
ancak daha önce … Noterliğinde düzenlenen 30.05.2006 tarih ve 1136 yevmiye
numaralı vasiyetname ile bir kısım taşınmazlarını davacılar ile davalı oğluna
vasiyet etmiştir. Davada ise ölüme bağlı tasarrufla davalıya yapılan kazandırma
sonucunda davacıların saklı paylarının zedelendiği ileri sürülmüştür.
Yukarıda açıklandığı
üzere tenkis davasının öncelikli koşulu miras bırakanın yaptığı kazandırma ile
saklı paylı mirasçıların bu haklarını zedelemesidir. Yani tasarruf nisabını
aşmasıdır. Bunun gerçekleşip gerçekleşmediği ise tasarruf oranın belirlenmesi
ile mümkündür. “Tasarruf edilebilir kısmın hesabı” kenar başlığını taşıyan TMK’nın
507. maddesi “Tasarruf edilebilir kısım, terekenin miras bırakanın ölümü
günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, miras bırakanın borçları,
cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, miras bırakan ile
birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri
terekeden indirilir” hükmünü taşımakta olup; bu hükme göre tasarruf oranının
tespiti için miras bırakanın tüm terekesinin, diğer bir anlatımla kazandırma
konusu terekesi ile kazandırma (temlik) dışı terekesinin bilinmesi gerekir.
Miras bırakanın sağlar arası karşılıksız kazandırmaları, tenkise tâbi oldukları
ölçüde, tasarruf edilebilir kısmın hesabında terekeye eklenir (TMK m. 508).
Tereke, ölen bir
kimsenin mal, hak, alacak ve borçlarının tümünü ifade eder. Yani miras bırakanın
ölüm tarihine göre bırakmış olduğu, maddi veya maddi olmayan, genellikle para
ile ölçülmesi mümkün aktif ve pasif değerlerin karşılığıdır. Miras ise
terekeden daha geniş kapsamlıdır. Miras bırakanın hak ve borçları da
mirasçılara ve terekeye intikal edecektir. O hâlde, tereke miras bırakanın ölüm
tarihine göre bırakmış olduğu tüm kıymetler ile mirasta denkleştirmeye konu
iadeye tabi olarak yaptığı sağlar arası, mirasçıların terekeye geri vermekle
birbirlerine karşı yükümlü oldukları kazandırmalar terekenin aktifini, miras bırakanın
borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, miras bırakan
ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim
giderleri, muvazaalı (danışıklı) ödemelerde alınan karşılıklar, yine eğitim ve
öğrenimini tamamlamamış olan veya sakatlıkları bulunan çocuklara yapılacak
hakkaniyete uygun ödemeler vb. gibi terekenin pasifini oluşturur.’ (Özuğur, …
İhsan, Tenkis, Mirasta Denkleştirme ve Muvazaa Davaları, 4. Baskı s. 32,;
HGK’nın 07.07.2010 tarihli ve 2010/1-360 E., 2010/372 K.).
* Miras bırakan saklı
paylı mirasçısını tek taraflı ölüme bağlı tasarruf ile mirasçılıktan kısmen
veya tamamen çıkarabilir. Çıkarma sebebi bu tasarrufta mutlaka ve açıkça
gösterilmelidir. Ayrıca muris saklı pay dışında kalan pay için her zaman
tasarruf hakkına sahip olduğundan saklı pay dışında kalan pay için çıkarma
sebebi göstermek zorunda değildir. Çıkarılan mirasçı, miras bırakanın kanuni
mirasçılarına ve varsa altsoyuna karşı dava açarak çıkarmaya itiraz edebilir.
Çıkarma sebebi gösterilmemişse veya davalılar tarafından çıkarmanın haklı
olduğu kanıtlanmamış ise çıkarılan saklı pay sahibi mirasçı tenkis talebinde
bulunabilir ancak bu durumda dahi saklı payı aşan kısmı isteyemez (Yargıtay 14.
HD. 2015/1687 E.-2015/6049 K.).
* Mirasçılık ve
mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan kanun hükümlerine
göre belirlenir. Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 Sayılı Eski
Medeni Kanun, bu tarihten sonra ölmüşse 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun Hükümleri
uygulanır. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı
veya sağlar arası kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesini sağlayan, öncesine
etkili yenilik doğuran bir davadır. Bu davanın dinlenebilmesi için miras
bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı veya sağlar arası
kazandırmalarda bulunmuş olması gerekir. Saklı payların ihlal edildiğini tespit
etmek için de kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle
bilinmesi gerekir. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu
malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı
kazandırmalarıdır. Bunlar terekenin aktifini oluştururken; miras bırakanın
borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası, terekenin
defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifini
oluşturur. İşte aktiflerden pasiflerin çıkarılması bize net terekeyi
verecektir. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı
tarihteki parasal değeri belirlenir. İşte bulunacak bu rakam üzerinden saklı
paya tecavüz edilip edilmediği belirlenecektir (1. HD. 2014/4351 E.-2015/3639
K.).
* Tenkis davasında
yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde sabit tenkis oranına göre dava
konusu malın paylaşılmasının mümkün olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma
neticesinde tasarrufa konu malın bölünmesi mümkün ise bu kısımların bağımsız
bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilir. Eğer bölünemiyorsa o
zaman davalının tercih hakkı gündeme gelecektir. Bu durumda bölünemeyen malın karar tarihindeki rayice göre değeri
belirlenip bu değer sabit tenkis oranıyla çarpılarak bulunacak nakdin
ödenmesine karar verilir (1. HD. 2014/7602 E.- 2014/9631 K.).
* Tercih hakkı
kullanıldığında malın değeri tercih
hakkı kullanılan tarihe göre belirlenir ve bu değer sabit tenkis oranıyla
çarpılarak bulunan değerin ödetilmesine karar verilir (1.HD. 2013/10868 E.-
2013/17840 K.).
* Tasarrufa konu
taşınmazların sabit tenkis oranında bölünüp bölünmeyeceği hususunda mahkemece
araştırma yapılmak zorundadır ve sabit tenkis oranı belirlendikten sonra tercih
hakkı davalı tarafa yöneltilmelidir. Ayrıca taşınmazların bilirkişi marifetiyle
karar tarihindeki değerleri de
belirlenmelidir. Bu araştırmalar ve tespitler yapılmadan hüküm verilmesi
yerinde olmayacaktır (1.HD. 2013/9059 E.- 2013/9748 K.).
* Bilindiği üzere;
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı
veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan,
öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının
dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar
arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş
olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke
ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke,
miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye
ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini
oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743
sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç
aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze
masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların
indirilmesi net terekeyi oluşturur.
Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara
göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK
m.565) Miras bırakanın TMK’nın 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz
edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise
tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları
zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel)
unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının
varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise
tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nin 565. maddesinin 1, 2
ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin
olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis
uygulanırken TMK’nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz
hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden
fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına
bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak,
sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava
edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının
onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye
yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip
sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan
tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile
davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı)
tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564)
araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında
bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline
karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın
sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564.
maddedeki tercih hakkı gündeme
gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan
davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz
edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994
günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup
sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre
değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin
ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olayda, çekişme
konusu taşınmazın ¼’er payının 19.10.1976 tarihli akitle yaşları küçük olması
sebebiyle davalıları temsilen anne ve babası tarafından, kalan payın ise
16.11.1982 tarihli işlemle davalılar tarafından bizzat satın alındığı,
bedellerin miras bırakan tarafından ödendiği sabittir. Bu durumda tenkis hesabı
yapılırken 1339 ada 25 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanın ölüm
tarihindeki değeri değil de davalılar adına satın alındığı 19.10.1976 ve
16.11.1982 tarihlerindeki miras bırakan tarafından ödenen bedeller üzerinden
yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki mahkemece,
tenkis hesabının doğru yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; tenkis
hesabında, davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların ölüm
tarihindeki değerleri keşfen belirlenmiş, miras bırakanın ölüm tarihindeki
aktif ve pasif terekesi tam olarak tespit edilmeden sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca,
davacılar tarafından davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların
akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı
hususu ispatlandığı takdirde bu bedeller, aksi takdirde akitte gösterilen satış
bedellerinin dikkate alınması miras bırakanın taşınmazlar alınırken verdiği
bedellerin (paraların) mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerinin, paranın
satın alma gücündeki değişimlerin usulünce belirli kriterler dikkate alınmak
suretiyle hesaplanması, net terekenin saptanmasında murisin temlik dışı kalan
taşınmazlarının tespiti, saklı pay ve tasarruf nisabının yeniden belirlenmesi,
murisin ölüm giderlerinin tespitiyle pasif terekesi içeresinde gösterilmesi, bu
şekilde belirlenen pasif terekenin aktif terekeden indirilmesi suretiyle
bulunan net tereke üzerinden tenkis hesabı yapılması suretiyle açıklanan
hususları da kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime
elverişli rapor alınması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi
gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması
doğru değildir (Yargıtay 1. HD - Karar : 2017/7130).
* Mahkemece,
davacıların ilk talebi olan tapu iptali-tescil isteklerinin kabulüne karar
verilmiş; terditli olarak talep edilen tenkis isteği bakımından ise davanı
reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinin içeriği
ve iddianın ileri sürülüş biçiminden açılan davada öncelikli isteğin “tapu
iptali ve tescil” olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların ilk sıradaki talebi olan
tapu iptali-tescil istekleri mahkemece yerinde görülmediği takdirde terditli
talep olan “tenkis” isteği üzerinde durulması gerekirken; tapu iptal-tescil
talebi kabul edildiği halde, terditli talep olan tenkis isteği yönünden de
davanın reddine karar verilmesi ve tenkis talebi reddedildiği gerekçesiyle
davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir (Yargıtay 1.
Hukuk Dairesi - Karar: 2020/4501).