- 20/05/1980 tarihli Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin Yeniden Tesisine İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lüksemburg Sözleşmesi) ile, velayete ilişkin bir âkit devlette verilen kararın, başka bir âkit Devlette tanınması veya yerine getirilmesi sağlanır.
- 19/10/1996 tarihli Velayet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşme uyarınca, çocuğun kişiliğinin veya malvarlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması, bu tür koruma tedbirlerinin tanınması ve tenfizi sağlanır.
- 24/10/1983 tarihli 1961 tarihli Küçüklerin Korunması Konusunda Makamların Yetkisine ve Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca, küçüklerin korunmasına ilişkin yerel adlî makamlarca alınan tedbirler, Bakanlık tarafından çocuğun mutat ikametgâh makamlarına iletilir.
1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşmenin Kapsamı;
-
Yabancılık unsuru taşıyan evliliklerin
sonlanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması için hazırlanmış,
mutat meskeni ülkesinden hukuka aykırı şekilde kaçırılan veya kaçırıldığı yerde
haksız olarak alıkonan çocuğun derhal iadesini sağlamak amaçlanmıştır. Ancak bu
iadenin çocuğun üstün menfaatine hizmet
etmesi ve en kısa sürede gerçekleşmesi gerekmektedir.
-
Sözleşme taraf devletlere önemli yükümlülükler yükleyen
bir çeşit adli yardım sözleşmesidir. Çocuğun hukuka aykırı olarak alıkonulması
durumunda iadesini sağlamak için devletlerce uluslararası işbirliği tesis
edilmek zorundadır. Taraf devletler sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi
için bir merkezi makam tayin etmek ve sözleşmenin amacına uygun olarak çocuğun
mutat meskenine en kısa sürede iadesini sağlamakla yükümlüdürler. Ancak,
yapılacak işlemlerde öncelikle çocuğun üstün menfaati dikkate alınacak, her
somut olayın koşulları ayrıntılı olarak incelenecek ve bundan sonra çocuğun
mutat meskenine iadesi sağlanacaktır.
-
Çocuk
kaçırma, çocuğun mutat meskeninin bulunduğu ülkeden, haksız ve hukuka
aykırı olarak başka bir ülkeye götürülmesi ve alıkonulmasıdır. Bu kavram sadece
çocuğun annesi ve babası değil, aynı zamanda, anne ve baba dışındaki aile
bireyleri veya vasisi tarafından, diğer kişinin çocukla kişisel ilişki kurma
hakkını da kapsayacak şekilde sahip olunan koruma hakkını ortadan kaldıracak
nitelikte alıkonulmasını, saklanmasını veya başka bir yere götürülmesini
kapsamaktadır.
-
Sözleşme ebeveynlerin velayet ve kişisel ilişkiye
ilişkin haklarını korumakta ise de asıl gaye, çocuğun mutat meskenine derhal
iadesinin sağlanması olup, velayet veya vesayet hakkının korunması başka
uluslararası sözleşmelerin kapsamına girmektedir.
-
Sözleşme uygulanırken, mutat meskenin bulunduğu
ülke makamlarınca önceden alınan velayet ve vesayet haklarına ilişkin bir karar
bulunmasına gerek olmadığı gibi, böyle bir kararın çocuğun haksız olarak
alıkonulduğu ülke adli makamlarınca tanınması ve tenfizine de gerek bulunmamaktadır.
Yani iadeyi isteyen taraf bakımından gereken şartlar gerçekleştirilerek usul
işlemleri tamamlandığında, (çocuğu alıkoyan tarafından sonradan alınan velayet
kararına bakılmaksızın) çocuğun iadesi
mümkün olmaktadır.
-
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bu sözleşmenin
uygulanması ile ilgili kararlarında sözleşmenin amacının, çocuğu kanuna aykırı
olarak yer değiştirmenin zararlı etkilerinden korumak ve mutat ikametgâhı
devletine dönüşünü teminat altına almak olduğunun altını çizmektedir.
-
Kanuna
aykırı yer değiştirme, çocuğun yer değişikliğinin çocuğun mutat
ikametgâhının bulunduğu Devlet kanunları tarafından bir kişiye veya kuruma tek
başına veya birlikte verilen koruma
hakkının ihlali durumlarında söz konusu olur. Yani, çocuğun mutat
meskeninde bulunan adli makamlarca verilen bir karar ile çocuğun velayetinin
tek başına veya müştereken bir ebeveyne ya da üçüncü bir kişiye/kuruma
verilmesi ve çocuğun bırakıldığı bu kişi ya da kurumun rızası olmadan diğer bir
ülkeye götürülmüş olması gerekmektedir.
-
Mutat
mesken, çocuğun ebeveyninin niyetine ve o yerde geçirilen süreye bakılarak belirlenmektedir.
Çocuğun ebeveyninden bağımsız bir mutat meskeninin olabileceği olgunluğa
ulaşması halinde çocuğun fiili bağı esas alınarak bir yerin mutat mesken olup
olmadığı değerlendirilmektedir.
-
Lahey Sözleşmesi uyarınca çocukların mutat
meskenlerine iadesi konusunda devletlerin birbirlerini teşvik ederek iş birliği
yapması gerekmektedir. AİHM bu konuda genel prensip olarak ‘‘uluslararası
argümanların birlikte yorumlanması’’ gerektiğinin altını çizmektedir. AİHM
önüne gelen uyuşmazlıklarda en çok hak ihlali, çocukların iadesi konusunda
yetkili makamlarının adli kararların yerine getirilmesinde üzerlerine düşen
vazifeyi aksatmaları halinde ortaya çıkmaktadır ve çocuğun iadesi sürecinde
ebeveyn ile çocuk ilişkisinde telafisi mümkün olmayan zararlara yol açılmaması
için işlemlerin hızlı bir şekilde sonuçlandırılması konusunda devletlerin
pozitif bir yükümlülük altında oldukları belirtilmekte, çocuğun mutat meskenine
iadesi konusunda işletilecek sürecin yavaş ilerlemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel ve aile hayatına saygıyı
güvence altına alan 8. maddesinin ihlali olduğu değerlendirilmektedir.
-
Sözleşmede çocuk, on altı yaşını doldurmamış
çocukları kapsamaktadır. Çocuğun hukuka aykırı şekilde yerinin
değiştirilmesinden veya alıkonmasından önce on altı yaşından gün almamış olması
gerekmektedir.
- Çocuğun mutat meskenine iadesi için yapılacak başvurunun çocuğun yerinin değiştirildiği veya alıkonulduğu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde yapılması halinde, derhal iadesi sağlanacaktır. 1 yıllık sürenin geçmesinden sonra yapılan başvuruların ise eğer somut olayda Sözleşmenin 13. ve 20. maddelerine ilişkin istisnai durumlar mevcut değilse kabul edilmesi gerekmektedir.
TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIN İADESİNE İLİŞKİN LAHEY SÖZLEŞMESİ NASIL UYGULANIR?
Mahalli Cumhuriyet Başsavcılıklarına çocuk iadesi konusunda bir talep geldiğinde, çocuğun bulunduğu yerin tespiti ile menfaatlerinin korunması için gerekli bütün tedbirler alınarak öncelikle sulh yoluyla bir çözüme ulaşılmaya çalışılır. Ancak bir çözüme ulaşılmaması halinde, çocuğun iade edilip edilmeyeceği veya kişisel ilişki hakkının kullanılması konusunda bir karar verilmek üzere yetkili Aile Mahkemesinde dava açılır. Mahkemece, çocuğun hukuka aykırı şekilde mutat meskeninden kaçırıldığı sonucuna varılması halinde verilecek karar ile çocuğun mutat meskenine en kısa sürede iadesi sağlanır.
BİR ÇOCUĞUN, VELAYET HAKKI İHLAL EDİLEREK MUTAT MESKEN ÜLKESİNDEN HAKSIZ OLARAK GÖTÜRÜLMESİ VEYA ALIKONULMASI HALİNDE NEREYE BAŞVURULMALIDIR?
Çocuğun iadesine ilişkin başvuru, çocuğun mutat ikametgâhının bulunduğu Devlet kanunları tarafından koruma hakkı verilen kişi veya kurum tarafından, gerek bizzat gerekse vekil aracılığıyla çocuğun mutat meskeni olan ülkedeki merkezi makama veya çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya alıkonulduğu taraf devletin merkezi makamına yapılabilmektedir.
Sözleşmede, çocuğun
üstün menfaatinin çocuğun mutat meskenine iadesi yönünde olduğu kabul edilmiş,
istisnai bazı hallerde iade talebinin reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ancak bu istisnai haller sınırlı olup olayın özelliklerine göre dar
yorumlanması gerekmektedir.
1-
Çocuğun mutat meskenine iadesi halinde
fizyolojik ve psikolojik açıdan zorlayıcı durumlarla karşı karşıya kalması
ihtimali varsa, iade talebinin reddi gerekmektedir.
2-
Çocuk kaçırıldığı veya haksız olarak
alıkonulduğu ülkede sosyal, eğitim ya da aile hayatı bakımından bir düzen
kurmuş ve o çevreye uyum sağlamışsa iade talebi reddedilebilir. Yeni çevresine
uyum sağlayıp sağlamadığı konusundaki veriler etraflıca incelenerek çocuğun
kaçırıldığı veya haksız olarak alıkonulduğu ülkede kalmasının çocuğun üstün menfaati açısından gerekli
olup olmadığının tespiti mahkemece takdir edilecek ve sonra iade talebi konusunda
bir karar verilecektir.
Mahkemelerce çocuğun ciddi bir riskle karşı karşıya olup olmadığı detaylı şekilde incelenmeli ve riskin varlığı halinde çocuğun korunmasına yönelik gereken tedbirler alınmalıdır. Eğer, çocuğun iadesinin reddini gerektiren istisnai haller bulunmakta ise, mahkemece verilecek kararın gerekçesinde bu haller detaylı olarak değerlendirilmelidir. Örneğin, annenin baba tarafından şiddete maruz kaldığı durumlarda, annesiyle birlikte mutat meskeni değiştirilen çocukların da iadesi halinde baba tarafından şiddete maruz kalacağı ihtimali bulunduğundan iade talebi buna göre gerekçelendirilerek reddedilmelidir.