ULUSLARARASI ÇOCUK KAÇIRMA VE ÇOCUĞUN İADESİ PROSEDÜRÜ

ULUSLARARASI ÇOCUK KAÇIRMA VE ÇOCUĞUN İADESİ PROSEDÜRÜ



Türkiye, 25.10.1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesine taraftır. Bu sözleşme ile velayet hakkının veya şahsi ilişki kurma hakkının ihlali gerçekleşmeden önce mutat meskeni bir âkit devlette bulunup, başka bir âkit devlet topraklarına kaçırılan çocukların iadesi veya çocuklarla yeniden şahsi ilişki kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar konusunda yapılacak işlemler belirlenmiştir. Bu sözleşme çerçevesinde işlem yapma yetkisi Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne ait bulunmaktadır. Ayrıca bu sözleşmenin iç hukukta uygulanmasını sağlamak için 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön ve Kapsamına Dair Kanun 04.12.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 Ülkemizin taraf olduğu diğer uluslararası sözleşmeler ise şunlardır;

- 20/05/1980 tarihli Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin Yeniden Tesisine İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lüksemburg Sözleşmesi) ile, velayete ilişkin bir âkit devlette verilen kararın, başka bir âkit Devlette tanınması veya yerine getirilmesi sağlanır.

- 19/10/1996 tarihli Velayet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşme uyarınca, çocuğun kişiliğinin veya malvarlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması,  bu tür koruma tedbirlerinin tanınması ve tenfizi sağlanır.

- 24/10/1983 tarihli 1961 tarihli Küçüklerin Korunması Konusunda Makamların Yetkisine ve Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca, küçüklerin korunmasına ilişkin yerel adlî makamlarca alınan tedbirler, Bakanlık tarafından çocuğun mutat ikametgâh makamlarına iletilir.

1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşmenin Kapsamı;

 

-          Yabancılık unsuru taşıyan evliliklerin sonlanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması için hazırlanmış, mutat meskeni ülkesinden hukuka aykırı şekilde kaçırılan veya kaçırıldığı yerde haksız olarak alıkonan çocuğun derhal iadesini sağlamak amaçlanmıştır. Ancak bu iadenin çocuğun üstün menfaatine hizmet etmesi ve en kısa sürede gerçekleşmesi gerekmektedir.

-          Sözleşme taraf devletlere önemli yükümlülükler yükleyen bir çeşit adli yardım sözleşmesidir. Çocuğun hukuka aykırı olarak alıkonulması durumunda iadesini sağlamak için devletlerce uluslararası işbirliği tesis edilmek zorundadır. Taraf devletler sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi için bir merkezi makam tayin etmek ve sözleşmenin amacına uygun olarak çocuğun mutat meskenine en kısa sürede iadesini sağlamakla yükümlüdürler. Ancak, yapılacak işlemlerde öncelikle çocuğun üstün menfaati dikkate alınacak, her somut olayın koşulları ayrıntılı olarak incelenecek ve bundan sonra çocuğun mutat meskenine iadesi sağlanacaktır.

-          Çocuk kaçırma, çocuğun mutat meskeninin bulunduğu ülkeden, haksız ve hukuka aykırı olarak başka bir ülkeye götürülmesi ve alıkonulmasıdır. Bu kavram sadece çocuğun annesi ve babası değil, aynı zamanda, anne ve baba dışındaki aile bireyleri veya vasisi tarafından, diğer kişinin çocukla kişisel ilişki kurma hakkını da kapsayacak şekilde sahip olunan koruma hakkını ortadan kaldıracak nitelikte alıkonulmasını, saklanmasını veya başka bir yere götürülmesini kapsamaktadır.

-          Sözleşme ebeveynlerin velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin haklarını korumakta ise de asıl gaye, çocuğun mutat meskenine derhal iadesinin sağlanması olup, velayet veya vesayet hakkının korunması başka uluslararası sözleşmelerin kapsamına girmektedir.

-          Sözleşme uygulanırken, mutat meskenin bulunduğu ülke makamlarınca önceden alınan velayet ve vesayet haklarına ilişkin bir karar bulunmasına gerek olmadığı gibi, böyle bir kararın çocuğun haksız olarak alıkonulduğu ülke adli makamlarınca tanınması ve tenfizine de gerek bulunmamaktadır. Yani iadeyi isteyen taraf bakımından gereken şartlar gerçekleştirilerek usul işlemleri tamamlandığında, (çocuğu alıkoyan tarafından sonradan alınan velayet kararına bakılmaksızın) çocuğun iadesi mümkün olmaktadır.

-          Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bu sözleşmenin uygulanması ile ilgili kararlarında sözleşmenin amacının, çocuğu kanuna aykırı olarak yer değiştirmenin zararlı etkilerinden korumak ve mutat ikametgâhı devletine dönüşünü teminat altına almak olduğunun altını çizmektedir.

-          Kanuna aykırı yer değiştirme, çocuğun yer değişikliğinin çocuğun mutat ikametgâhının bulunduğu Devlet kanunları tarafından bir kişiye veya kuruma tek başına veya birlikte verilen koruma hakkının ihlali durumlarında söz konusu olur. Yani, çocuğun mutat meskeninde bulunan adli makamlarca verilen bir karar ile çocuğun velayetinin tek başına veya müştereken bir ebeveyne ya da üçüncü bir kişiye/kuruma verilmesi ve çocuğun bırakıldığı bu kişi ya da kurumun rızası olmadan diğer bir ülkeye götürülmüş olması gerekmektedir.

-          Mutat mesken, çocuğun ebeveyninin niyetine ve o yerde geçirilen süreye bakılarak belirlenmektedir. Çocuğun ebeveyninden bağımsız bir mutat meskeninin olabileceği olgunluğa ulaşması halinde çocuğun fiili bağı esas alınarak bir yerin mutat mesken olup olmadığı değerlendirilmektedir.

-          Lahey Sözleşmesi uyarınca çocukların mutat meskenlerine iadesi konusunda devletlerin birbirlerini teşvik ederek iş birliği yapması gerekmektedir. AİHM bu konuda genel prensip olarak ‘‘uluslararası argümanların birlikte yorumlanması’’ gerektiğinin altını çizmektedir. AİHM önüne gelen uyuşmazlıklarda en çok hak ihlali, çocukların iadesi konusunda yetkili makamlarının adli kararların yerine getirilmesinde üzerlerine düşen vazifeyi aksatmaları halinde ortaya çıkmaktadır ve çocuğun iadesi sürecinde ebeveyn ile çocuk ilişkisinde telafisi mümkün olmayan zararlara yol açılmaması için işlemlerin hızlı bir şekilde sonuçlandırılması konusunda devletlerin pozitif bir yükümlülük altında oldukları belirtilmekte, çocuğun mutat meskenine iadesi konusunda işletilecek sürecin yavaş ilerlemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel ve aile hayatına saygıyı güvence altına alan 8. maddesinin ihlali olduğu değerlendirilmektedir.

-          Sözleşmede çocuk, on altı yaşını doldurmamış çocukları kapsamaktadır. Çocuğun hukuka aykırı şekilde yerinin değiştirilmesinden veya alıkonmasından önce on altı yaşından gün almamış olması gerekmektedir.

-          Çocuğun mutat meskenine iadesi için yapılacak başvurunun çocuğun yerinin değiştirildiği veya alıkonulduğu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde yapılması halinde, derhal iadesi sağlanacaktır. 1 yıllık sürenin geçmesinden sonra yapılan başvuruların ise eğer somut olayda Sözleşmenin 13. ve 20. maddelerine ilişkin istisnai durumlar mevcut değilse kabul edilmesi gerekmektedir.



TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIN İADESİNE İLİŞKİN LAHEY SÖZLEŞMESİ NASIL UYGULANIR?

 5717 sayılı Kanunda Türkiye açısından sözleşmenin uygulanması kapsamında yapılacak işlemler belirlenmiş, merkezi makam olarak Adalet Bakanlığı tayin edilmiştir. Bakanlığın görevlerini mahalli Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla yerine getireceği düzenlenmiştir.

Mahalli Cumhuriyet Başsavcılıklarına çocuk iadesi konusunda bir talep geldiğinde, çocuğun bulunduğu yerin tespiti ile menfaatlerinin korunması için gerekli bütün tedbirler alınarak öncelikle sulh yoluyla bir çözüme ulaşılmaya çalışılır. Ancak bir çözüme ulaşılmaması halinde, çocuğun iade edilip edilmeyeceği veya kişisel ilişki hakkının kullanılması konusunda bir karar verilmek üzere yetkili Aile Mahkemesinde dava açılır. Mahkemece, çocuğun hukuka aykırı şekilde mutat meskeninden kaçırıldığı sonucuna varılması halinde verilecek karar ile çocuğun mutat meskenine en kısa sürede iadesi sağlanır.


BİR ÇOCUĞUN, VELAYET HAKKI İHLAL EDİLEREK MUTAT MESKEN ÜLKESİNDEN HAKSIZ OLARAK GÖTÜRÜLMESİ VEYA ALIKONULMASI HALİNDE NEREYE BAŞVURULMALIDIR?

Çocuğun iadesine ilişkin başvuru, çocuğun mutat ikametgâhının bulunduğu Devlet kanunları tarafından koruma hakkı verilen kişi veya kurum tarafından, gerek bizzat gerekse vekil aracılığıyla çocuğun mutat meskeni olan ülkedeki merkezi makama veya çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya alıkonulduğu taraf devletin merkezi makamına yapılabilmektedir.

 

 HANGİ HALLERDE ÇOCUK İADE EDİLMEZ?

 

Sözleşmede, çocuğun üstün menfaatinin çocuğun mutat meskenine iadesi yönünde olduğu kabul edilmiş, istisnai bazı hallerde iade talebinin reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu istisnai haller sınırlı olup olayın özelliklerine göre dar yorumlanması gerekmektedir.

 

1-      Çocuğun mutat meskenine iadesi halinde fizyolojik ve psikolojik açıdan zorlayıcı durumlarla karşı karşıya kalması ihtimali varsa, iade talebinin reddi gerekmektedir.

2-      Çocuk kaçırıldığı veya haksız olarak alıkonulduğu ülkede sosyal, eğitim ya da aile hayatı bakımından bir düzen kurmuş ve o çevreye uyum sağlamışsa iade talebi reddedilebilir. Yeni çevresine uyum sağlayıp sağlamadığı konusundaki veriler etraflıca incelenerek çocuğun kaçırıldığı veya haksız olarak alıkonulduğu ülkede kalmasının çocuğun üstün menfaati açısından gerekli olup olmadığının tespiti mahkemece takdir edilecek ve sonra iade talebi konusunda bir karar verilecektir.

 

Mahkemelerce çocuğun ciddi bir riskle karşı karşıya olup olmadığı detaylı şekilde incelenmeli ve riskin varlığı halinde çocuğun korunmasına yönelik gereken tedbirler alınmalıdır. Eğer, çocuğun iadesinin reddini gerektiren istisnai haller bulunmakta ise, mahkemece verilecek kararın gerekçesinde bu haller detaylı olarak değerlendirilmelidir. Örneğin, annenin baba tarafından şiddete maruz kaldığı durumlarda, annesiyle birlikte mutat meskeni değiştirilen çocukların da iadesi halinde baba tarafından şiddete maruz kalacağı ihtimali bulunduğundan iade talebi buna göre gerekçelendirilerek reddedilmelidir.

SON EKLENEN MAKALELER
İyzico
Whatsapp